27 Mart 2012 Salı

BAKIŞ AÇISI...

      
         'Bir civciv karşıdan karşıya geçerken otomobil tarafından ezilmiştir.'

MERKANTİLİSTLER: Ülkenin zenginliğinde azalma oldu. Daha çok civciv üretip, ihraç etmeliyiz. 

FİZYOKRATLAR: Doğal düzen düzenler. Toprağı bol osun.

KLASİKLER: Görünmez el düzenler. Kalan sağlar bizimdir.

NEO-KLASİKLER: Diğer şeyler sabitken (ceteris paribus), civciv karşıya geçebilirdi.

KEYNESYENLER:  Üst geçit yapılmış olsaydı (devlet müdahalesi), civciv ezilmezdi. Uzun dönemde tüm civcivler ölüdür.

 MONETARİSTLER: Para cezaları gereğinden az olduğu için civciv ezilmiştir. (Yanlış uygulanan para politikası)

YENİ KLASİKLER: Ezildiğini fark etmesiyle bir daha ezilmeyecektir (rasyonel beklentiler). Sadece öngörülmeyen (süpriz) otomobiller civcivleri ezecektir. 

YENİ KEYNESYENLER: Hem öngörülen hem de öngörülmeyen otomobiller civcivleri ezecektir. Otomobilin hızlı gittiğinden (ahlaki tehlike) haberi olmayan (asimetrik bilgi) civciv, karşıya geçmek istediği için (ters seçim) ezilmiştir.

POST-KEYNESYEN: Otomobilin geçeceği belirsiz olduğu için civciv ezilmiştir.

ARZ YANLI İKTİSATÇILAR: Civciv kaybını telafi etmek için vergiler düşürülüp, civciv üretimi teşvik edilmelidir.
 ANAYASAL İKTİSAT: Otomobillerin hızlı gitmesi anayasa ile engellenmelidir.

REEL KONJOKTÜR TEORİLERİ: Otomobil icat edilmeseydi, civciv ezilmeyecekti.


      
            Yüksel Bilgili 'nin İkinci Sayfa Yayınevi'nden çıkmış 'Karşılaştırmalı İktisat Okulları' kitabından bir alıntıdır. Kapağında bu yazıyı görüp beğenince paylaşmadan edemedim...

8 Mart 2012 Perşembe

MIDNIGHT IN PARIS!!!

                                                    
          Her şeyi ile buram buram Woody Allen kokan bir film. Onun elinin değdiğini bilmesem de kesinlikle filmi izlerken anlardım.Bu film kendi yüzünü de sunduğu filmlerden değil, kendi tarzında ufak ufak dokundurmalarla eleştiriler gönderen, düşündürücü ve çok da hoş, zevk alarak izlenecek bir film. Her filminde olduğu gibi bu filminde de çok önemli isimler yer almış. Üstelik geçmişten unutulmaz kişileri de bizlere taşıyarak.




            Adrien Brody,Owen Wilson, Rachel Mc Adams, Micheal Sheen, Kathy Bates, Carla Bruni, Marion Cotillard gibi isimlerin oluşturduğu kadro; Salvador Dali, Picasso, Gertrude Stein, Hemigway, Zelda-Scott Fitzgerald, Djuna Barnes, Luis Bunuel, Man Ray, Pender, T.S. Eliot, Franz Richard gibi kişileri bizlere ulaştırıyor.
            Filmde Hollywood'da senaryo yazarlığı yapmış ama bunu önemli bir şey olarak görmeyip bir roman yazma hevesinde olan, bunun için sahip olduğu havuzlu evinden, düzeninden vazgeçip  Paris'e yerleşmek isteyen bir adam Owen Wilson (Hollywood'da senaryo yazmanın övünülecek bir şey olmadığına, basit işlerle çok para kazanılabildiğine dair bir eleştiri var burada). Aynı zamanda da evlilik hazırlıkları içinde, yeni düzen arayışlarından, nişanlısının ve arkadaşlarının ukalalıklarından sıkıldığı ve   bir türlü yazamadığı kitabını düşünürken bir anda kendini Paris'in mucizeleri arasında buluyor.Bir araba onu alıp hayalindeki altın çağına 1920'lere götürüyor.Hayranı olduğu edebiyat ve sanat dünyasından herkesle tanışıyor. Öyle ki yeni kitabı hakkında Hemigway'den tavsiyeler alıyor, Gertrude Stein kitabını inceleyip yorum yapıyor.O yılların eğlencelerine dalıyor hatta aşık oluyor.Aynı zamanda Paris'in geçmişte ve bugün de var olan tüm güzelliklerini de sunuyor bize. Woody Allen Paris hayranlığını iyice belli ediyor bu filmde.
            Kahramanımız Gill kendi altın çağı 1920'lere gidip mutlu olurken o yıllarda yaşayan aşkı ise kendi altın çağı olan 19. yy'a gitme isteğinde. Herkes geçmişe aşık, hep bir dönem geri gitme hevesinde çağının hoşluğunun farkında olmadan. Filme gizlenmiş çok önemli bir ayrıntı.
            Gill'in zaman yolculuğu yapıp bunu çok doğal karşılayıp gündüz 2000'li yılları yaşayıp akşam olunca hazırlanıp 1920'leri bir gezip gelecek kadar soğukkanlı olması düşündürücü olsa da genel olarak hoş bir film. 1920'lerin kostümleri ve müzikleri, Paris 'in her dönemde sunulan güzelliği, bu harika kadronun ortaya çıkardığı iyi oyunculukla  gönül rahatlığı ile tavsiye edilebilecek bir film.
           84. Oscar Ödüllerinde 'En İyi Özgün Senaryo Ödülü' sahibi olan filmimiz 2011 Cannes Film Festivalinde'de açılış filmi olarak gösterilmiş.
            Benim izlerken çok zevk aldığım, müziklerine bayıldığım, Paris aşkımın depreştiği  ve size de tavsiye ettiğim bir film. Kesinlikle izleyin derim ama önce fragmanı tabi:)